Öncelikle kitabın dili oldukça sade ve anlaşılır. Bazı yerlerde tekrara düşmüş gibi görünse de konuyu pekiştirmek adına gerekli olduğu görülüyor.
Kitapta mahremiyet eğitiminin önemi, neden verilmesi gerektiği, taciz yaşayan çocuklarda nasıl davranış değişiklikleri olduğu, tacize karşı çocukların nasıl eğitilmesi gerektiği,onlara hangi davranışları kazandırmamız gerektiği gayet anlaşılır bir biçimde anlatılmaktadır. Öyle noktalar var ki hep yanlış bildiğimiz, okurken şaşırıp kalabiliyorsunuz. Mesela tacizcileri dışarıda hiç tanımadığımız, kılık kıyafeti bozuk, parasız pulsuz insanlar gibi düşünürüz ya hep, durum hiç de öyle değilmiş; büyük çoğunluğu annenin babanın tanıdığı kişilerden çıkıyormuş, yapılan araştırmalara göre de kişinin ekonomik durumu ile tacize yönelmesi arasında bir bağlantı bulunmamaktaymış. Bunun gibi birçok taciz hakkında doğru bildiğimiz yanlışlar da bulunmakta kitapta.
Adem Güneş, mahremiyet eğitimini duyguların yönetimi eğitimi olarak açıklamaktadır. Özellikle vurguladığı nokta da çocuklara kendilerini koruyabilmeleri için, içlerine korku salmamamız gerektiğidir. Mesela 'Yabancılardan şeker alma!' demenin bile çocuklarda diğer insanlara karşı güvensizlik yaratacağı gibi, çocukların korkmasına neden olacağı belirtilmektedir. Aksine biz çocuklarımızın hem sosyal, hem de kendilerini koruyabilen bireyler olmalarını istemiyor muyuz? İşte bu noktada çocuklara içlerindeki öfkeyi koruyabilmeyi, hayır diyebilmeyi ve hayır demekten, kendilerini rahatsız hissettiklerini belirtmekten çekinmemeyi öğretmemiz gerektiği vurgulanıyor. Maalesef ki farkına varmadan biz ne yapıyoruz; onları sindirip, kendi düşüncelerini dile getiremeyen, kendilerini ifade edemeyen, sonra da rahatsız oldukları durumda seslerini çıkaramayıp pasif hale gelen, kendilerini koruyamayan çocuklar haline getiriyoruz. Mahremiyet eğitimi de burada önem kazanıyor. Buradaki eğitimden kasıt çocuğu karşına alıp, bir şeyler anlatmak değil, doğal davranışlarla tacize karşı refleks oluşturulmasını sağlanmaktan geçtiği belirtilmektedir. Çocuğa temel davranış refleksi ile "bedenim bana aittir bilinci", "izin verirsem dokunabilirsin bilinci", "dokunulması yasak olan yerlerim refleksi" gibi prensiplerle temel davranış refleksi kazandırılmaktadır.
Mesela çok ufak noktalarla çocuklara birçok şeyi öğretmenin mümkün olduğunu gördüm;
- Bebeğin bezinin, ulu orta herkesin yanında değiştirilmemesi
-Çocukları severken, mahrem bölgelerinden öpülmemesi
-'Bezin ıslanmış, istersen bezini değiştirelim' gibi bir örnek cümlenin önemini. (Bezini ıslatmışsın değil!!!) (Ayrıca "istersen" kelimesi oldukça önemli, olabildiğince çok kullanılmalı)
Bir de bu eğitimi tek başına bilmek yeterli olmayacaktır. Bu konuda babalar, aile büyükleri, yakın çevre de haberdar edilmeli ve pek tabi ki öğretmenler...
Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim; Adem Güneş'in bu konuları anlattığı, soruları cevapladığı harika bir youtube kanalı var, şu ana kadar fark etmediyseniz mutlaka abone olun derim.(https://www.youtube.com/channel/UCjM_LW8lL9miNanR9Qet8VQ) Mahremiyet eğitimi, aile ile bağlanma, cezasız çocuk eğitimi gibi bir çok konuda harika videoları var, mutlaka merak ettiğiniz konulardan biri hakkında video bulabilirsiniz. Her cumartesi de yenileri geliyor.
Demem o ki kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum, bilinçlenelim, okuyalım, okutturalım...
Videoları da mutlaka izleyip paylaşalım ki daha çok kişi faydalanabilsin.
Daha öğrenecek çok şeyimiz var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder