13 Kasım 2017 Pazartesi

Evimizi Geri İstiyoruz!!!

Evet Yiğit Paşa, bu sözler sana, haberin ola!!!

Evin hangi bir tarafından bahsetsem ki, yataklardan çıkan kaşıklardan, tencere kapaklarından mı bahsetsem, çekmecelerden çıkan tabaklardan mı bilemedim.

Çatal bıçak çekmecemden de oldum sayende. Maşallah boyun o kadar uzadı ki, elini hafifçe uzatmanla çekmeceden istediğini alabiliyordun, çözüm babandan geldi yine. O her an elimin altında olması gereken kaşıklar, çatallar benim boyumun bile zor uzandığı bir yere kaldırıldı. Off off ben evimi geri istiyorum.

Başka neler mi yaptık; artık yatakta yatmak istemediğin için, oturma odasına taşındık, oturma odası demeye bin şahit ister tabi ki. Oradaki iki koltuk da birleştirilip, sen düşmeyesin diye sana özel yatağa çevrildi 🙈 O odayı da öyle kaybettik, bir tarafta da oyuncakların tabi ki. Ama oyuncaklar bir odaya sınırlı kalır mı, tabi ki hayır.

Hani o bir zamanlar evin tüm kalabalığını alan, çamaşırları kuruttuğum bir ufacık odamız vardı ya, orası da artık yok. Çamaşırları nerede mi kurutuyoruz? Dur oraya da geleceğim.
Bu ufacık oda artık senin oyuncaklarının bir kısmını içerdiği gibi, senin mutfakta karıştırmaktan bıkıp usanmadığın bir dolabımızı daha içeriyor, ayrıca salonda kimseye zararı dokunmadan duran o güzelim kitaplarımın bir kısmı da burada. Neden mi? Bir de soruyorsun, çünkü o kitapların salonda düzenli durması pek bir dokundu sana. Ben düzeltip yerlerine koydukça, sen alıp alıp, evin türlü yerlerine dağıttın. Çareyi onları da bu ufak odaya almakta buldum. Ama kütüphanemde yer kalmadığı için ortalıkta duruyor kitapcağızlarım. Bu sayede orasının da pek oda denecek bir hali yok 😈

Gelelim evin en beğendiğimiz yeri olan salona. Yoksa gelmesek mi? 💀 Hani bir çok evde misafir gelebilir diye, devamlı düzenli tutulan o oda işte. Bizde tabi ki durum öyle değil. Çamaşırları nerede kurutuyoruz diye sormuştun ya biz işte çamaşırları burada kurutuyoruz. Gülme sakın! Ne yapalım oda mı kaldı başka, her yer senin işgalin altında. Dolap kilitleri falan oluyor ya, maalesef bazı dolaplara istediğin kilidi al, çaresiz kalıyorsun, uymuyor. Şu anda sen içeride mışıl mışıl uyuyorsun. Ben de bu yazıyı yazarken bir an salona şöyle bir göz atayım dedim. Sonra pişman oldum. O kilitleyemediğim mutfak dolaplardan gelmiş olan içinde kırmızı mercimek ve bulgurun bulunduğu iki ayrı kap, televizyonun önünde duruyor şu anda. Neymiş mama yapacakmışsın. 😂 Sonra kamyonunun kasasında babanın 3'ü 1 arada kahvelerini toplamışsın. Bir de o topladığımız mavi kapaklar var ya, onlar ise evin her yerinden çıkabilir, bir kısmı kamyonunun kasasında şu anda. Yine o kilitleyemediğim dolaptan çıkardığın ufak bir çekmece, evet yanlış yazmadım çekmecenin ta kendisi, yine televizyonun önünde. Ben bunları yerlerine koymaktan yoruldum, sen ise yerlerinin orası olmadığını belirtmek için inatla alıp getiriyorsun geri. Tabi oyuncaklar, koltukların üstünde, yerlerde, koltukların altında, bilimum yerlerde.Hani bir ara fotoğrafını çekip, koyayım işte şuraya dedim de, yok yok en iyisi bu durumu canlandırma işi sizin hayal gücünüze kalsın. Eminim hayal gücünüz bizim evin dağınıklığını hayal edebilecek kadar gelişmemiştir. Diyeceksiniz ki ulaşamayacağı yerlere kaldır, yok yok artık evde herhangi bir odada öyle bir yer kalmadı. Yiğit'in ulaşamayacağı tüm üst dolaplar, kilitli çekmeceler tıka basa dolu. İşte o yüzden evimi geri istiyorum.

İşte uzun zamandır blog yazamamamın başlıca sebebi de sensin paşam haberin ola.

Hani ola ki evimize ansızın misafir falan gelirse diye de bu yazı onlara da bir uyarı niteliğinde olsun 😂 Birkaç gün önceden haber vermeniz yerinde olacaktır. Zira ancak o kadar zamanda toparlanabiliriz 😁

 Biz eskiden de dağınık olduğumuzu sanırdık, ama Yiğit'ten sonra gördük ki aslında çok derli toplu insanlarmışız.

Evet yine tekrarlıyorum. Ben evimi geri istiyorum!!!

Şaka bir yana oğluş başımın tacısın ama az biraz daha dağıtırken şu garip anneciğini de düşünsen mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder